KADIN AÇISINDAN İSTİHDAM

Posted by Women in Engineering & EESTEC LC İstanbul on 3/19/2021

“İŞ’TE EŞİTİZ”, IEEE WIE-EESTEC olarak iş hayatında kadınların karşılaştıkları eşitsizlikler ile ilgili farkındalık yaratmak için ortak düzenlediğimiz bir etkinliktir. Etkinliğimizin amacı istihdamın her aşamasında cinsiyet eşitliğinin önemini vurgulamak, cinsiyete dayalı oluşan ön yargıları yıkmak, kadınların cinsiyetlerinden dolayı maruz kaldıkları ayrımcılıkların farkına varmaktır. Haksızlığa uğrayan kadınların başvurabileceği hukuksal ve sosyal yöntemleri uzmanlarından dinlemek ve çalışan kadın-erkek oranının eşit olması gerektiğini vurgulamak da bu etkinliğimizin hedeflerindendir.

İş hayatında fırsat eşitliğini artırmaya ilham olmak için bu konuda bilinçli şirketlerle, iş insanlarıyla ve akademisyenlerle katılımcılarımızı buluşturmayı hedefliyoruz. Alanında uzman olan başarılı kadın konuşmacılarımızla STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics) alanlarında erkek egemen toplumsal kültürün yarattığı sorunların farkında olarak bu alanda çözüm üretebilecek yeni nesiller yetiştirilmesine destek olmayı amaçlıyoruz.

Bu yazımızda etkinliğimizde değinilecek olan kavramlardan, fikirlerden bahsedeceğiz.

KADIN VE ÇALIŞMA HAYATI

Kadınların modern anlamda iş hayatına girmeleri ve ücret karşılığında çalışmaları sanayi devrimiyle gerçekleşmiştir. Zaman ilerledikçe çalışma olanakları artmış ve kadınlar iş hayatında daha aktif olmaya başlamışlardır. Geçmiş yıllardan günümüze geldikçe çalışma hayatına giren kadınların sayısı büyük oranda artmıştır. Ancak bu artış beraberinde cinsiyet ayrımcılıklarını da getirmiştir ve kadınlar, iş hayatının sunduğu olanaklardan erkekler kadar faydalanamamışlardır. Bunun altında yatan sebepler ise toplumun kadına biçtiği rollerdir. Bu toplum tarafından biçilen roller detaylı bir şekilde incelenmesi gereken ayrı bir konudur fakat özet olarak birkaç madde söylemek gerekirse bu roller şunlardır:

      • Evinin temizliğini, yemeğini yapmak kadının görevidir
      • Eşine hizmet etmek, çay kahve yapmak kadının görevidir
      • Çocuklara bakmak kadının görevidir (bu nedenle sürekli evde olması gerekir)

Bunlar ve bunlar gibi daha birçok örneği olan roller genellikle ataerkil toplumlarda görülmektedir ve benimsenmektedir. Kadınlar, bu psikolojik baskıdan dolayı ailesi ve kariyeri arasında kalır. Toplumdan gelecek olan baskıdan dolayı kariyer hayatından vazgeçer veya istemediği bir işte, “toplumun uygun gördüğü” bir işte çalışmaya devam eder. Bu toplumlarda insanlar çocukluklarından beri “babalar çalışır, anneler yemek yapar evde oturur” bilinciyle yetişmişlerdir ve bunları sorgulamadan kabul ederler. Doğru olan ise ailenin ve evin sorumluluklarının eşit bir şekilde anne ve babaya dağıtılmasıdır. Bu da ev işlerinin de eve para getirmenin de anne babanın eşit sorumluluğunda olması gerektiği demektir. Ne yazık ki bazı toplumlarda bu şekilde gerçekleşmez. Kalıplaşmış rollerin kabullenilmesi ile büyüyen insanlar yetişkinliğe ulaştıkları zaman işyerlerinde kadınları gördüklerinde yakıştıramazlar ve onların bu işler için yetersiz olduklarını savunurlar, mobbing uygulamaya başlarlar. Bunlara ek olarak iş yerlerinde çalışma koşulları da erkeklere göre ayarlanmıştır. Kadınlara iş hayatında yapılan ayrımcılıkların birkaçını şu şekilde sıralayabiliriz:

●       Evlilik veya çocuk planlarının olduğu zamanlarda terfi edememeleri

●       Yetenekleri, bilgileri veya çalışkanlıkları sayesinde terfi etmelerine rağmen, “başka” şekilde terfi aldıklarının düşünülmesi

●       Yenilik ya da bilgi yatırımı yapılırken “kadın beceremez, erkekler daha iyi yapar” denilerek kadınların ikinci plana atılması

●       “Kadınlar daha duygusal” bahanesi öne sürülerek ekip kurma veya yönetici olma gibi konularda erkeklerin kadınlardan daha başarılı görülmesi

●       Kadının makyaj yapmadığı ya da özenli giyinmediği günler “kötü görünüyorsun  tarzı cümlelerle motivasyonun düşürülmesi

●       Bazı işyerlerinde doğum izinlerinin olmaması

●       Birçok meslek için “erkek” kavramının ön plana acıkması

●       Aynı işi yapmalarına rağmen kadınların daha az maaş alması

●       “Ofis sorumlusu” olmadığı zamanlarda çay veya kahvenin sorumluluğunun kadına yüklenmesi

●       Ve elbette engellenemeyen taciz. Sözlü taciz, psikolojik taciz, cinsel taciz…

İş hayatına girme şartları ve baskısı bile kadınlar için bu kadar zorlayıcı iken onların kariyerlerini daha ileri seviyeye taşımak istemelerinin ne kadar mücadele gerektirdiğini tahmin edebiliriz. Bir kadına “ne olarak çalışıyorsun” sorusu sorulduğunda yöneticiyim denmesi beklenmiyor. Daha çok “öğretmenim, hemşireyim, bakıcıyım, aşçıyım” gibi sözleri duymaya alışmış olan insanlar “üst düzey yöneticiyim” cevabını duyunca bir hayli şaşırıyorlar.

Kadınlar iş hayatında belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra daha yüksek pozisyonlara ulaşmalarını engelleyen birçok etken vardır. Bu tür somut bir şekilde varlığı kanıtlanamayan engelleri yaşamalarına “Cam Tavan Sendromu” denilmektedir. Cam tavan sendromu her ne kadar yalnızca kadınların yaşamak zorunda kaldığı bir sendrom gibi görünse de günümüzde sadece kadınlarla sınırlandırılmamakta, erkekler ve etnik azınlıklar da kadınlar gibi kariyer hayatlarında cam tavan sendromunu yaşayabilmektedirler.

Sade bir şekilde söylemek gerekirse, cam tavan, görünmez bir engeli tanımlamaktadır. Bir yöneticinin belirli bir mevkiye kadar yükseldikten sonra bilinmeyen sebeplerden dolayı beklediği terfiyi alamaması durumudur. İnsanlar kendi kendilerine sınırlar koyarlar. Öğrenilmiş çaresizlikten dolayı insanlar yapamayacakları şeylerin yapabileceklerinden çok daha fazla olduğunu düşünürler. Bu nedenle hayatlarını gerektiği gibi ve gönüllerince yaşayamazlar ve istedikleri yerlere, konumlara gelemezler. Toplumda genellikle negatif eğilim ön plandadır. Çevremizdeki insanlar olumlu yönleri değil, olumsuz yönleri ifade etmeye meyillidirler. Toplum etkileri, insanın kendine koyduğu sınırlar nedeniyle insanlar çaresizliği öğrenmektedirler. Çaresizliği öğrenmemek, hayallerimizin peşinden koşmak, potansiyellerimizi görmezden gelmemek için hayatımızdaki cam tavanları kırmamız gerekiyor.

Kariyerlerinde ilerlemek isteyen kadınlar için tek engel cam tavan değildir. Aslında sosyal konulardan hukuka kadar birçok zorluk vardır.

Kadınların işyerlerinde karşılaştıkları en büyük zorluklardan biri mobbingdir. Tam olarak açıklayacak olursak: Mobbing, işyerinde dikey (denetçilerden işverenlere) veya yatay olarak (meslektaşlarından meslektaşlara) farklı şekillerde uygulanabilen sıklıkla taciz, ayrımcılık ve dışlamadır. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, devlet kurumlarında çalışan kadınların neredeyse yarısı cinsiyetlerinden dolayı işyerinde ayrımcılığa maruz kaldıklarını düşünüyor.

Bu olgudan acı çeken sadece kadınlar değildir. Erkekler de acı çekebilmektedir ancak kadınlar, kadınları zayıf ve savunmasız varlıklar olarak temsil eden sosyal yanılgılar nedeniyle buna daha fazla maruz kalmaya devam ediyorlar. Bu tür davranışlara yol açan diğer nedenlerin, kadınların tüm çalışanların daha küçük bir kısmını temsil etmelerinden ve pratik olarak çoğu liderlik pozisyonunun erkekler tarafından işgal edilmesinden kaynaklandığını dikkate değerdir.

Bazı insanlar bu sorunu göz ardı edip önemsiz buluyor ama gerçekte kadının mesleki yaşamını önemli bir derecede etkiliyor: Kadınları ciddi psikolojik sorunlara yol açan çok fazla stres altına sokuyor ve onları iş yerlerinden dışlıyor. Bunların sonucunda, büyük bir kısmı erken emeklilik yoluna ya da iş yerinden çekilme yoluna gidiyor ve bu sadece kadınlar üzerinde değil, şirketler ve toplum üzerinde de ciddi olumsuz etkilere yol açıyor.

Mobbing, özellikle hala erkeklerin baskın olduğu bazı sektörlerde- inşaat, imalat, otomotiv hizmetleri vb.- olduğu gibi zaten düşük olan, kadının profesyonel yaşama katılım yüzdesinin azalmasına yol açan, yeterince ele alınmamış ciddi bir sorundur. Uzun bir toplumsal algı geçmişinin ve her cinsiyetin ne tür bir iş yapması beklendiğine dair beklentilerin bir sonucu olan bir problemdir. Erkekler, her zaman fiziksel olarak güçlü olarak algılanmıştır ve uzun vardiyalar ve hatta esnek çalışma saatleri gerektiren manuel zahmetli işler yapabilirler; oysa kadınlar, başkalarına bağlı savunmasız duygusal varlıklar olarak kategorize edilme eğilimindedirler, bu nedenle kadınların oranı daha fazla olması beklenen sektörler hizmet veya sağlık sektörleridir. Bu yanlış anlamalardan kaynaklı olarak bu sonuçlar şaşırtmayan sonuçlardır. Amerika Birleşik Devletleri'nde 2018'de kadınların yalnızca %7,2'si erkek ağırlıklı mesleklerde tam zamanlı çalışmışlardır. Bir şirketin tanıtım malzemelerinde kullandığı görseller kadar küçük görünen bir şey bile, kadın ve erkeklerin en çok hangi işi yapmaya uygun olduklarına dair fikirleri şekillendirebilir.

Meslek dalına göre çalışan kişiler (%)

   

From Hanehalkı İşgücü Anketi Sonuçları (p.14), by DĐE, 1999, Ankara: DĐE Matbaası.

Kadınlar kendilerini daha endişeli hissediyorlar ve bu tür sektörlere katılma olasılıkları düşüyor. Bunun nedeni onlara bu tür işleri yapma potansiyellerine inanmalarının öğretilmemiş olması ve liderlik yeteneklerinden şüphe duymalarının öğretilmiş olmasıdır. Bu sebeplerden dolayı bu sektörlerde daha fazla kadın temsiline ihtiyacımız var. Rol model faktörü, kadınların yasak bölgeleri tek başına keşfetmekte zorluklarla karşılaşmayacakları, onları ileriye iten bir topluluk olacağı fikrini beslediği için çok önemlidir.

Neyse ki kadınlar bu mücadelede yalnız değiller, iş hayatında cinsiyet eşitliğini korumak için ulusal ve uluslararası alanda pek çok yasa, politika ve hükümet programı uygulanıyor.

Örneğin, Türk Anayasası'nda yapılan değişikliklerden sonra ilk ve en önemli adım, kadın erkek eşitliğini gözeten yeni bir düzene ulaşan, cinsiyet ayrımcılığına son veren Yeni Türk Medeni Kanunu'nun kabulü olmuştur. Kadınları aile ve toplumda erkeklerle eşit kılar ve kadın emeğine saygı duyar. Diğer bazı yasalar, işveren-işçi ilişkilerinde cinsiyet ayrımcılığı dahil hiçbir ayrımcılığa izin verilmediğini belirten İş yasasını içerir. Uygulanan diğer yasa ve programlar, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı ve Türk Medeni ve Ceza Yasasıdır.

Bununla birlikte, bu politikaların toplumlarda uygulanma kapsamı hala çok tartışılan bir konudur.

 

-Beyza Nur Akkan & Maroua Ghazouani

 

KAYNAKÇA

http://alternatifpolitika.com/site/dosyalar/arsiv/Subat2016-OzelSayi/8.Korkmaz.pdf

https://www.neoldu.com/cam-tavan-sendromu-hakkinda-bilinmesi-gerekenler-16429h.htm

https://listelist.com/cam-tavan-sendromu-nedir/

https://listelist.com/kadinlar-is-hayati-cinsiyet-esitsizligi/

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/311283

https://etd.lib.metu.edu.tr/upload/12613983/index.pdf

https://bianet.org/bianet/kadin/220650-kadi

https://www.catalyst.org/research/women-in-male-dominated-industries-and-occupations/

https://edition.cnn.com/2019/03/08/success/women-male-dominated-occupations/index.html